İnsan görsel bir varlıktır. 5 duyu organımız olsa ve iletişimde neredeyse bunların hepsini kullansak da, öğrenme, fikir sahibi olma, yargılar oluşturma gibi çoğu davranışlarımızın temeli görsel iletişimle doğrudan ilgilidir. Platonun mağara alegorisini hepiniz duymuşsunuzdur. Çevremizden gelen yansımaları görsel iletişim sistemleri içinde değerlendirir, çoğu zaman günlük yaşamımızda, alışverişte ya da iş yaşamında görsel iletişim sayesinde eylem ve düşüncelerimizi yönlendiririz. Bu durum insanoğlunun genlerinde bulunan bir davranış biçimidir. İnsanın imgeler dünyasında var olagelen bu serüveni günümüzden yaklaşık 3500 yıl öncesinde yazının bulunmasıyla yeni bir boyut kazanmıştır. Yazının gelişimi ve formlarının anlamlandırılması zaman içinde sembollerin ses işaretlerine karşılık geldiği formlara dönüşmüştür. Günümüzde hayatımızın olmazsa olmaz bir parçası olan bu işaret, piktogram ve semboller görsel evrenimizin bir parçasıdır. Sokakta, trafikte, ambalajlarda, elektronik aletlerde olmak üzere hayatımızın her anında bizimle beraberdir. Biz insanların bu görsel iletişim araçlarını kullanırken en çok kullandığımız sistem “çağrışım ilişkisidir”. Kulaklık bize sesi çağrıştırırken , fırça ve palet resmi çağrıştırır. Bu çağrışım ilişkisinin mantık geleneği binlerce yıl öncelerine dayanmaktadır. Adeta insanın genetik kodlarına işlenmiş bu iletişim biçimi zamanla başlı başına bir bilime, çalışma alanına dönüşmüş. Bu konuda başarılı bir tasarım imgesi yaratmak , daha iyi ve kalıcı iletişimin anahtarı konumuna gelmiştir.
Referans: (U. Teyfik), Görsel İletişim ve Grafik Tasarım.
コメント